Venezuela'da kapitalizm oylanacak




CAN SEMERCİOĞLU/BİRGÜN

1999 yılından beri halkçı anayasa ile yönetilen Güney Amerika ülkesi Venezuela’da yarın seçimler yapılacak. Seçimlere az süre kala Devlet Başkanı Hugo Chávez ile ona muhalefet eden Henrique Capriles arasında bir iktidar savaşı gerçekleşiyor. Yapılan anketler Chávez ve Capriles arasındaki oy farkının oldukça az olduğunu gösteriyor
 
Venezuela’da yapılacak seçimler sadece iki adaydan hangisinin kazanacağını belirlemeyecek. Aynı zamanda Chávez’in yaptığı Bolivarcı reformların sürekli olup olmadığını belirleyecek. Çünkü yapılacak seçimlerde Chávez, sosyalizme doğru giden halkçı yönetimin devamlılığını isterken, ona muhalif olan Capriles, ülkede yapılan kamulaştırmanın sonlandırılmasını, özel sektörün ve bireysel sermayenin mümkün olduğunca aktif olmasını savunuyor. Dolayısıyla Capriles’in “demokratik” olarak nitelediği yeni reformlar, ülkede liberalizme giden yolun önünü açmış olacak. Amerika kıtasında bir başka sosyalist ülke olan Küba’da da geçtiğimiz yıllarda kısıtlı ve devlet müdahalesine dayanan liberal bir anlayış gündeme gelmişti. Bütün bunlar, yani Chávez ve Capriles arasında yapılacak olan seçim, halkçı yönetim ya da kapitalizmin seçimi olacak. Dolayısıyla ülkede kapitalizm oylanacak.

ANKETLERDE EŞİTLİK VAR
Venezuela’da yapılan anketler iki aday arasındaki farkın oldukça az olduğunu gösteriyor. Wall Street Journal’in yaptırdığı ankette Chávez, yüzde 53 oranında oya sahipken, Capriles ise yüzde 47’lik oy oranına sahip. Anketin yüzde 2,5 yanılma payıyla yapılıyor olması da oy oranlarının neredeyse eşit olduğu anlamına geliyor. Bunun dışında ülkede yerel şirketlerin yaptırdığı anketlerde ise farklılık göze çarpıyor. Chávez yanlısı araştırma şirketleri, devlet başkanının oy oranını yüzde 70 ve üzeri olarak verirken, Capriles taraftarı olan şirketler ise Chávez ile Capriles’in arasında bir fark olmadığını ve Capriles’in devlet başkanlığını alabileceğini savunuyor. Uluslararası medya kuruluşları ise Chávez’in ülkede diktatörlük kurduğunu ve son yıllarda kötü giden ekonominin ve hayat koşullarının tek sorumlusunun totaliter bir yönetim anlayışına sahip olan Chávez olduğunu ileri sürüyor.

Chávez'in devrim rüyası
İktidara geldiği günden bu yana halkçı politikalarıyla toplumun birçok kesimi tarafından sevilen bir isim olan Hugo Chávez 1999’dan bu yana Venezuela’nın devlet başkanlığı görevini sürdürüyor. 1997’de kurulan Beşinci Cumhuriyet Hareketi’nin liderliğini yapan Chávez, ülkede sosyalist reformlar yaparak halkçı kimliğini her zaman gösterdi. Chávez’in ideolojisi ise Bolivarcılık’tır ve ülkenin adı da Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti’dir. Yunanistan’da SYRIZA, Fransa’da Sol Cephe ve diğer ülkelerdeki sol ve sosyalist eğilimli partilerin savunduğu 21. yüzyıl sosyalizmini savunan Chávez, azınlık haklarını savunurken, kapitalist ekonomi sistemine tamamen karşı çıkmakta.


HALKIN SOSYALİST İKTİDARI
Bolivarcı reformların ülkede gerçekleşmesi için halkla birlikte mücadele eden Chávez aynı zamanda Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin lideridir. Sosyalist ve halkçı lider, söz konusu reformlar kapsamında, kendi iktidarından önce ülkede bulunan sağcı iktidarların uyguladığı sermaye yanlısı politikalar sonucu açlık ve fakirliğe sürüklenen halkı bu durumdan kurtarmak için mücadele etti. Sağcı iktidar döneminde yüzde 80’i fakir olan halk, ayaklanmalarının meyvesini Chávez ile aldı. Ülkede işsizlik ve fakirlik sıfıra yaklaşırken, toplumsal birlik de sağlanmış oldu. Kamulaştırmayı ve halkçılığı siyasetinin merkezine koyan Chávez, işçilerce yönetilen ve eşitlikçi bir şekilde örgütlenen komünal konseyler kurdu. Sanayi işletmelerini kamulaştıran Chávez, kamulaştırdığı sanayi işletmelerinin işçilerce yönetilmesini sağladı.

NEO-LİBERALİZMİN GERÇEK ALTERNATİFİ
Chávez attığı bu adımlar yoluyla “tarihin sonu” tezlerini sahiplenerek, liberalizmin küreselleştiğini ve kapitalist ekonomiden hiçbir şekilde çıkış olmayacağını savunanları utandırıyor. Zira Chávez ülkesinde bulunan onlarca siyasal, ekonomik ve toplumsal sorunların üstesinden gelerek neo-liberalizmin dayatmaya çalıştığı kölelik ve eşitsizlik düzenine gerçekten ve pratikte bir alternatifin ortaya konabileceğini gösteriyor. Venezuela’da Bolivarcı siyaset, yaşanan halkçı dönüşümlerin henüz bitmediğini, tam anlamıyla barışçıl, eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünyanın bir sosyalist devrimle tamamlanacağını söylemekte.

Chávez kimdir?
28 Temmuz 1954’te bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Hugo Rafael Chávez Frías, kariyerine subay olarak başladı. 1999 yılından bu yana ülkenin devlet başkanlığı görevini yürüten Chávez, 1997’deki kuruluşundan itibaren Beşinci Cumhuriyet Hareketi’nin liderliğini yaptı. Chávez, 2007 yılından itibaren Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin (PSUV) liderliğini yürütmektedir.

***

Capriles'in liberal ütopyası
Chávez’e muhalif olan aday Capriles, 1998’den bu yana ülke yönetiminde söz sahibi olmak için orta sınıflardan oy kazanmaya çalışıyor. Capriles destekçileri, Venezuela’nın tek umudunun, tekrardan siyasi orta yolculuğa geri dönüş olduğunu söylüyor. Capriles, ülke için sağ kanat bir siyasi program öngörüyor. Capriles, ülkedeki kamulaştırmanın son bulmasını, özel teşebbüslerin yaygınlaşmasını ve tam anlamıyla liberal bir ekonomiyi öngörüyor. Capriles, bu şekilde Chávez’in yaptığı halkçı reformları yavaş yavaş silmeye ve ülkeyi istikrarlı bir şekilde küresel kapitalist zincirin bir parçası haline getirmeyi planlıyor. Capriles’e karşı olan Chávez yanlıları ise, Capriles’in sözlerinin ardında neo-liberal bir programın bulunduğunu ifade ediyor.


EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ CHÁVEZ KARŞITLIĞI

Tıpkı Chávez’de olduğu gibi Capriles de 1992 darbe girişiminden sonra hapse atıldı. Yapılacak seçimlerde Capriles, Chávez karşıtlığıyla ön plana çıkıyor. 2002 yılında Chávez’e yapılan darbe girişiminin başarısız olmasının ardından ülkede bulunan Küba elçiliği önünde gerçekleşen şiddet eylemlerinin ardından 119 gün hapis yatan Capriles, hakkındaki suçlamaların düşmesi sonucu tekrardan siyasete girdi. Capriles, Baruta kentinde belediye başkanlığı yaptı ve ülkenin ikinci büyük kendi olan Miranda’da sürpriz bir şekilde Chávez’in sağ kolu olan Diosdado Cabello’yu alt ederek şehrin yönetimini eline aldı.

‘HERKESİ KAPSIYORUZ’ YALANI
Capriles’in seçim propagandası ise Chávez’inkiyle bir zıtlık oluşturuyor. Uzun seçim konuşmalarıyla bilinen Chávez’in aksine, Capriles konuşmalarını oldukça kısa tutuyor. Capriles, mitinglere ve seçim konuşmalarına kendi motosikletiyle gidiyor. Geçtiğimiz hafta Caracas’ta yapılan mitingine binlerce kişinin katıldığı Capriles, günde iki şehri gezerek halka vaatlerini anlatıyor. Capriles, yaptığı seçim mitinglerinde önemli bir güç elde etmiş durumda. Uzmanlar, Capriles’in ülkedeki demokratik sürecin bir ürünü olarak ortaya çıktığını ve muhalif partilerin onda ortaklaşmasının Chávez karşıtlığının yaptığı en büyük iş olarak gösteriyor. Capriles, ülkede herkesi kapsadığını neredeyse her seçim konuşmasında vurgularken, özellikle mimarları, sendikacıları ve yeşilleri kapsadığının altını çiziyor. Kapitalist bir restorasyon için gerekli olan sektörleri teşvik edeceğini söyleyen Capriles, özel sermayenin de aktif olacağını söylüyor. Capriles işçilerden ve zaman zaman yoksulluk problemi yaşayan halktan hiçbir şekilde söz etmiyor. Liberal aday, bu sözlerinin ardından tıpkı Avrupa’daki neo-liberal iktidarların söylediği gibi refahın artacağını ve sosyal programların daha aktif şekilde kullanılacağını söylüyor.

Capriles kimdir?
11 Temmuz 1972 doğumlu olan Henrique Capriles Radonski, siyasi kariyerine avukat iken 27 yaşında ulusal kongrede sandalye kazanarak başladı. Capriles’in siyasete atılması, Venezuela’da Chávez karşıtı politikaların örgütlenmesine neden oldu. Capriles, kendisini merkez sağ yapıda bir siyasetçi olarak tanımlıyor.
 
İhanet ekranlardan gösterilmeyecek!
Venezuela’daki halkçı iktidara karşı ise muhalefet cephe almış durumda. Chávez’i diktatörlükle ve “demokrat olmamakla” suçlayan muhalif kitle ülkenin farklı yerlerinde protesto gösterileri düzenliyor. Son dönemlerde düzenlenen Chávez karşıtı protestolarda kimliği belirlenemeyen kişilerce açılan ateş sonucu çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Medya ise Chávez’e bağlı “ekiplerin” muhaliflerin üzerine ateş açtığını iddia ediyor. Devrim Ekranlardan Gösterilmeyecek (The Revolution Will Not Be Televised) isimli belgeselde de buna benzer bir olay gösteriliyor ve işin gerçek yüzünü açığa çıkarıyor. Belgeselde, başkanlık binası önünde “Diktatör Chávez” sloganlarıyla Chávez iktidarını protesto eden muhaliflerin üzerine kimliği belirsiz keskin nişancılar tarafından ateş açılıyor. Medya ise bunu Chávez’in katliamı olarak veriyor. Belgeselde, muhaliflerin üzerine ateş açan bu kişilerin halkçı iktidar karşıtı muhaliflerin ta kendisi olduğu gösteriliyor. Yani, muhalifler Chávez’i karalamak için kendi taraftarlarını öldürerek prim sağlamaya çalışıyor. Bu muhaliflerin ABD tarafından desteklendiği de başka bir gerçek.


ABD’NİN PETROL KUMARIVenezuela’nın en önemli ekonomik özelliği ise dünyadaki en büyük petrol rezervine sahip olması. Daha önce petrol liderliği Suudi Arabistan’dayken, son yapılan çalışmalarda en çok rezervin Venezuela’da olduğu açıklandı. Bir dönem ABD’nin petrol ihtiyacını karşılayan Venezuela’nın ABD tarafından yaptırımlara ve müdahaleye maruz kalması ise kaçınılmaz. ABD, ülkeye ekonomik ambargo ve yaptırımlar uygularken, Chávez karşıtı darbe girişimlerine arka çıkmıştı. ABD’nin bir diğer isteği ise ülkede kamulaştırılmış olan petrol işletmelerinin özelleştirilmesi. Ancak Bolivarcı anayasaya göre bu hiçbir şekilde mümkün değil.

CHAVEZ’E NEDEN KARŞILAR?
ABD’nin Chávez’e karşı olmasının ise birden fazla gerekçesi var. Bunlardan biri Chávez’in ABD’nin geleneksel bağlantılarına zarar vererek bunları etkisiz hale getirmesi ve uyguladığı politikalar aracılığıyla neoliberal siyasete ve Washington’un isteklerine cepheden karşı çıkması.  Petrolden elde edilen gelirin de ülkede eşit olarak dağıtılmaya çalışılması da ABD’nin Venezuela üzerindeki emperyalist siyasetini güçlendirir nitelikte. Zira ABD ülkedeki petrol kaynaklarını güvence altına almak istiyor ve böylece arka bahçesi olan Küba ile birlikte diğer Latin Amerika ülkelerinin bu tarz işler yapmasını engellemek istiyor. ABD, merkezi olduğu kıtada sosyalist ve halkçı iktidarların kendisine hiçbir şekilde köstek olmasını istemiyor.

NE OLMUŞTU?

Chávez’e darbe girişimi: 2002 yılının 11 Nisan günü Chávez’e karşı bir askeri darbe düzenlenmişti. Başarıya ulaşmış gibi görünen darbe, Chávez yanlısı ordu birliklerinin harekete geçmesi sonucu yenilgiye uğratılmıştı ve Chávez tekrardan devlet başkanlığı sarayına geri dönmüştü. Darbeyi Türkiye’nin TÜSİAD’ı (ve belki MÜSİAD’ı ve diğerleri) olan büyük patronlar örgütü FEDECAMARAS düzenlemişti ve arkasına ABD desteğini almıştı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar