Vijay Prashad'la röportaj: 'Suriye, Balkanlılaştırılmak isteniyor'
Röportaj: CAN SEMERCİOĞLU
Suriye’de çatışmalar sürerken ve ülkede bir iç savaş yaşanırken, Suriye’nin kurtuluşu için önerilen politikalar bir çözümsüzlük ve askeri müdahale içeriyor. Öte yandan, “Arap Baharı”ndan sonra bu ülkelerde İslamcılık da yükselmeye başladı. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını sıkılaştırması ve saldırı için İsrail ile görüşmeler yapması de Suriye konusuna farklı bir boyut kattı. Peki, Suriye’nin ve bölgenin geleceği ne olacak? Bunları Güney Asya tarihi uzmanı Vijay Prashad ile konuştuk. Prashad, aynı zamanda ABD’deki Trinity College’da uluslararası ilişkiler profesörü. Prashad’ın Asya ve Ortadoğu üzerine çok sayıda kitap, yazı ve makalesi bulunuyor. Prashad’ın Türkçe’ye çevrilen tek kitabı ise Yordam Yayınları’ndan bu yıl yayımlanan “Arap Baharı, Libya Kışı”
Suriye’de çatışmalar sürerken ve ülkede bir iç savaş yaşanırken, Suriye’nin kurtuluşu için önerilen politikalar bir çözümsüzlük ve askeri müdahale içeriyor. Öte yandan, “Arap Baharı”ndan sonra bu ülkelerde İslamcılık da yükselmeye başladı. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını sıkılaştırması ve saldırı için İsrail ile görüşmeler yapması de Suriye konusuna farklı bir boyut kattı. Peki, Suriye’nin ve bölgenin geleceği ne olacak? Bunları Güney Asya tarihi uzmanı Vijay Prashad ile konuştuk. Prashad, aynı zamanda ABD’deki Trinity College’da uluslararası ilişkiler profesörü. Prashad’ın Asya ve Ortadoğu üzerine çok sayıda kitap, yazı ve makalesi bulunuyor. Prashad’ın Türkçe’ye çevrilen tek kitabı ise Yordam Yayınları’ndan bu yıl yayımlanan “Arap Baharı, Libya Kışı”
ABD, SURİYE’YE KARŞI İSRAİL’İ DESTEKLEYECEK
Suriye’deki ayaklanmalar Tunus’ta veya Libya’da olduğundan çok farklı. Burada daha farklı bir siyasal yapının olduğu görülüyor. Suriye’yi farklı kılan ne?
Suriye’de ne mi farklı? Çok basit: jeopolitik bir bataklık olması. İsrail, kendi sınırları üzerinde bir sınır düşmanı görmek istemiyor (çünkü Mısır’ı “kaybetmek” onlar için yeterli). Görmek istedikleri şeyse Suriye’nin Balkanlaştırılması. Bu Türkiye için kabul edilebilir bir durum değil. Örneğin, özerk Irak Kürdistanı’nında olduğu gibi Suriye sınırları içerisinde görmek istemiyor. ABD, müdahale edilmeyeceğini belirten BM Güvenlik Konseyi ve NATO üzerinden gelecek herhangi bir hareketi önlemek için Rusya ve Çin’in arkasına sığınarak Suriye’ye karşı İsrail’i destekleyecek. İran, yumurtalarını Esad’ın sepetine koymuş durumda ve Irak yanı başında düşman bir ülke görmek istemiyor.
Suriye’deki ayaklanmalar Tunus’ta veya Libya’da olduğundan çok farklı. Burada daha farklı bir siyasal yapının olduğu görülüyor. Suriye’yi farklı kılan ne?
Suriye’de ne mi farklı? Çok basit: jeopolitik bir bataklık olması. İsrail, kendi sınırları üzerinde bir sınır düşmanı görmek istemiyor (çünkü Mısır’ı “kaybetmek” onlar için yeterli). Görmek istedikleri şeyse Suriye’nin Balkanlaştırılması. Bu Türkiye için kabul edilebilir bir durum değil. Örneğin, özerk Irak Kürdistanı’nında olduğu gibi Suriye sınırları içerisinde görmek istemiyor. ABD, müdahale edilmeyeceğini belirten BM Güvenlik Konseyi ve NATO üzerinden gelecek herhangi bir hareketi önlemek için Rusya ve Çin’in arkasına sığınarak Suriye’ye karşı İsrail’i destekleyecek. İran, yumurtalarını Esad’ın sepetine koymuş durumda ve Irak yanı başında düşman bir ülke görmek istemiyor.
Kofi Annan’ın BM’deki Suriye görevinden istifa etmesi ne anlama geliyor? Diplomasinin bittiğini mi ifade ediyor, yoksa zaten değişen bir şey olmayacak mı?
Annan’ın gidişinden ötürü endişelenmeye gerek yok. Annan’ın sonuçlandırabildiği bir şey olmadı. Ayrıca muhalefet de burada aşırılıkçı bir konuma sahip. Bu mevcut jeopolitik durumun Suriye halkının lehine olmamasından ötürü, ana aktörler adına pek bir değişiklik olmayacak. Katar ve Suudi Arabistan ise, burada liderliği eline geçirdi, böylece muhaliflere silah desteği sağlıyor ve Müslüman Kardeşler’inkine benzer gündemini bölgeye dayatıyor. Yine de bu Suriye’deki isyanın niteliğini tamamen mezhepsel kılmıyor -ki bugüne kadar bir Alevi katliamı da gerçekleşmedi. Bu gündem şuanda sessiz kalmış gibi görünüyor
Annan’ın gidişinden ötürü endişelenmeye gerek yok. Annan’ın sonuçlandırabildiği bir şey olmadı. Ayrıca muhalefet de burada aşırılıkçı bir konuma sahip. Bu mevcut jeopolitik durumun Suriye halkının lehine olmamasından ötürü, ana aktörler adına pek bir değişiklik olmayacak. Katar ve Suudi Arabistan ise, burada liderliği eline geçirdi, böylece muhaliflere silah desteği sağlıyor ve Müslüman Kardeşler’inkine benzer gündemini bölgeye dayatıyor. Yine de bu Suriye’deki isyanın niteliğini tamamen mezhepsel kılmıyor -ki bugüne kadar bir Alevi katliamı da gerçekleşmedi. Bu gündem şuanda sessiz kalmış gibi görünüyor
‘İSLAMCILIK NEO-LİBERALİZME HİZMET EDİYOR’
Artık büyük medya kuruluşları ve Robert Fisk gibi yazarlar da, Suriye’de İslamcı ve cihatçı örgütlerin hızla büyüdüğünü söylüyor. Bu durumda İslamcılık Suriye’yi nasıl etkiler?
İslamcılık, mevcut dönemde hayatın bir gerçeği. Bu devlet baskısı veya liberal korku yoluyla mücadele edilecek bir şey değil. İslamcılıkla insanlar için alternatif bir vizyon eksikliği bulunan kendine ait ilkeleri üzerinden mücadele edilmeli. İslamcılık, toplumsal olarak bunaltıcı ve ekonomik olarak da neo-liberal bir şey. İslamcılığın, Mısır’da ve Sina yarımadasında çirkin yüzünü görürken, konuya dair en ilginç yaklaşımlar dehşete düşmüş olan liberaller tarafından gelmiyor, daha çok popülist figürler tarafından geliyor. Siyasetçi Abdullah Abu-Ghama buna bir örnek. Abu-Ghama, “Hükümet, gelişme sürecini hızlandırmalı. Eğer bu gerçekleşmezse, bütün problemlerin ana kaynağı açığa çıkar ve aşırılıkçılar sayıca artar” ifadesini kullanıyor.
Artık büyük medya kuruluşları ve Robert Fisk gibi yazarlar da, Suriye’de İslamcı ve cihatçı örgütlerin hızla büyüdüğünü söylüyor. Bu durumda İslamcılık Suriye’yi nasıl etkiler?
İslamcılık, mevcut dönemde hayatın bir gerçeği. Bu devlet baskısı veya liberal korku yoluyla mücadele edilecek bir şey değil. İslamcılıkla insanlar için alternatif bir vizyon eksikliği bulunan kendine ait ilkeleri üzerinden mücadele edilmeli. İslamcılık, toplumsal olarak bunaltıcı ve ekonomik olarak da neo-liberal bir şey. İslamcılığın, Mısır’da ve Sina yarımadasında çirkin yüzünü görürken, konuya dair en ilginç yaklaşımlar dehşete düşmüş olan liberaller tarafından gelmiyor, daha çok popülist figürler tarafından geliyor. Siyasetçi Abdullah Abu-Ghama buna bir örnek. Abu-Ghama, “Hükümet, gelişme sürecini hızlandırmalı. Eğer bu gerçekleşmezse, bütün problemlerin ana kaynağı açığa çıkar ve aşırılıkçılar sayıca artar” ifadesini kullanıyor.
İsrail, İran’ın nükleer programından ötürü saldırgan bir tavır almış ve askeri müdahaleyi gündemine almış durumda. Suriye konusunda asıl hedefin İran olduğunu düşünüyor musunuz?
İsrail'in gündemi, Filistinlilerin işgal girişimini reddetmesi etrafında şekilleniyor ve bu nedenle bölge çevresinde yaşayan insanların izolasyonu ile sonuçlanıyor. Böyle bir izolasyon, İsrail'in dış politikasında bir kuşatma mantığının olduğu anlamına geliyor: İsrail sadece “silah”ı ve müzakereden ziyade sindirmeyi bilir. Bu yüzden İran’a yapılan tehditler önemli bir anlam ifade ediyor. İsrail, aceleci bir şekilde Esad rejiminin son bulmasını istemiyor; istediği, müdahale konusunda ne kadar ciddi olduğunu belirten tehditleri kullanmak.
İsrail'in gündemi, Filistinlilerin işgal girişimini reddetmesi etrafında şekilleniyor ve bu nedenle bölge çevresinde yaşayan insanların izolasyonu ile sonuçlanıyor. Böyle bir izolasyon, İsrail'in dış politikasında bir kuşatma mantığının olduğu anlamına geliyor: İsrail sadece “silah”ı ve müzakereden ziyade sindirmeyi bilir. Bu yüzden İran’a yapılan tehditler önemli bir anlam ifade ediyor. İsrail, aceleci bir şekilde Esad rejiminin son bulmasını istemiyor; istediği, müdahale konusunda ne kadar ciddi olduğunu belirten tehditleri kullanmak.
Yorumlar
Yorum Gönder